9 Temmuz 2008 Çarşamba

Turcos

Medellin Türkiye'den çok uzakta olduğu için Avrupa'daki birçok ülkede olduğu gibi insanların Türklere karşı bir önyargısı yok. Hatta kimileri Avrupa ülkesi gibi olduğunu düşünüyor. İşte bizde böyle problemler var diye anlatıyorlar. E aynısı bizde var diyorum, içlerini rahatlatıyorum. Gerçi onların problemleri benzer ama hep daha şiddetli. İlk defa memleket muhabbeti dönerken en kötü ülkenin vatandaşı değilim. Bir tek bu kadın-erkek ilişkileri meselesinde geriyiz. Camide kadınların erkeklerin yeri ayrı deyince garipsiyorlar, doğal olarak. Evlerde haremlik selamlık oturmalar falan garip hep. Burda da o kadar rahatlar ki. Hem insanlar birbirlerine daha yakın duruyorlar, hem çabuk muhabbet kuruyorlar. Kadın erkek farketmiyor.
Uzaklıktan dolayı kafalarda çok bir imajımız olmamasına rağmen yine de "Turca" deyince "Aaaaa..." diyor taksi şoförleri, "siz ticarette iyiysiniz". "Değiliz aslında" diyorum ama devamını getirmeye İspanyolcam yetmiyor. Memlekette yüzyıllar boyu azınlıklar yapmış ticareti, iyi değiliz aslında. Sonradan Ali Onur başka bir taksi şoförüne söylerken duydum ve hatırladım. Burda Ortadoğu'dan gelen herkese "Turco" diyorlar. Arap, Mısırlı, Lübnanlı ne varsa. Nedense artık. Osmanlı zamanında gelmişler de ondan mı bilmiyorum. Ticarette daha doğrusu pazarlıkta iyi olanlar da Lübnanlılar ve Suriyeliler.
Ali Onur düzeltiyor, "son de Turqia, la paisa", "Türkiye'deniz biz, Türkiye ülkesinden".

6 Temmuz 2008 Pazar

Medellin şehri

Kolombiya'ya gideceğim dediğim zaman herkes 'Deli misin, tehlikeli oralar' tadında laflar söyledi. Valla işte Ali Onur 6,5 senedir burda yaşıyor. Ki Ali Onur dağcılık alemlerinde güvenlik takıntısıyla bilinirdi. E Ali Onur orda bu kadar sene yaşıyorsa demek ki orda yaşanabilir. Nitekim 2004 senesinde Avrupa'dan sonradan tez hocam olan Robert French gelmeden önce o da tedirgindi Istanbul'la ilgili olarak. Çünkü İstanbul Avrupa'da tehlikeli bir şehir olarak biliniyor. Ki aslında kısmen doğru, birçok Avrupa şehri kadar güvenli değil. Özellikle yabancıların başına kötü şeyler gelebiliyor. Yakın zamandan bilir herkes, Pippa Bacca'nın başına gelenler utanç verici.. Ama diyeceksiniz 'kız başına otostop mu' çekilirmiş. İşte burda yaşamak da öyle birşey buranın kurallarını öğrenirseniz sorunsuz yaşarsınız. Ali Onur Medellin'de de Kolombiya'da da çok gezen biri, 6,5 senedir cüzdanı bile çalınmamış. İstanbul'la karşılaştırmak gerekirse burası biraz daha güvensiz.



Medellin buranın ikinci büyük şehri. Modern bir şehir, yani muz tarlaları ve jungle falan yok. Binalar yeni ve mimarileri de güzel. Turuncu renkli tuğlalar kullanıyorlar ve bu yüzden şehirde turuncu rengi hakim. İki sıradağın arasındaki bir vadinin içinde kurulmuş. Güzel bir metrosu ve tepelerdeki mahallelere ulaşımı sağlamak için iki tane de teleferik hattı var. Buranın metrosu yerin altına konmamış da yerin üstünde yükseltilmiş. Aşağıda metrodan çektiğim resim var. Solda da metroyu görebiliyorsunuz.





Medellin 1616 yılında İspanyollar tarafından kurulmuş. Tarihçiler burayı kuranların İspanya'dan kaçan Yahudiler olduğuna inanıyorlar. Bahçeler kurmuşlar ve Kolombiya'daki birçok yerden farklı olarak kölelerle çalışmak yerine buraların bakımını kendileri yapmışlar. Komşu şehirlerle fazla ticaret yapmamışlar, bu yüzden çalışkan ve bağımsız olarak bilinirlermiş. Halen diğer şehirlerden daha çalışkan ve organize olarak biliniyorlarmış. Şehir 20. yüzyılın başında trenyolunun gelmesiyle hızla gelişmiş. İş sahipleri kahve ve altından kazandıkları paraları tekstile yatırmışlar ve çok kar etmişler.





1980'lerin başında Pablo Escobar'la beraber Medellin dünyanın kokain başkenti haline gelmiş. Dünyada ölüm oranı en yüksek şehirlerden biri haline gelmiş. Ta ki 1993'te Pablo Escobar'ın ölümüne kadar. O zamandan beri güvenlik artmış. Özellikle son beş senedir Medellin, Kolombiya'nın hatta Güney Amerika'nın en güvenli şehirlerinden biri haline gelmiş. (Kaynak: Lonely Planet) Bana inanmıyorsanız burda hosteli olan bir yabancının yazısına yönlendireyim sizi: Is Colombia secure?





Belediyenin ve devletin aktif olarak şehri daha güvenli ve yaşanılır bir hale getirme çabaları var. Şehrin tepelerinde gecekondu mahalleleri var ve buralara teleferik yaparak ulaşımı kolaylaştırarak daha güvenli hale getirmişler. Yine şehrin güneyinde büyük süpermarketlerin kurulması ile daha güvenli hale gelen bölgeler var. Şehre insanların gelip çocukları ile vakit geçirebilecekleri meydanlar yapılmış, botanik parkının girişini ücretsiz hale getirmişler. Şehrin birçok yerinde spor alanları var. Spor alanlarında koşu parkuru, havuz, bmx bisiklet çalışma yerleri, kaydırakla kaymak için yerler, paten kaymak için alanlar var. Çocuklar için, yaşlılar için ve gençler için bu alanlarda step ve dansların karışımından oluşan spor saatleri var. Bizde böyle şeylerden yararlanabilmek için maddi gücünüzün ortalamanın üstünde olması gerekiyor.

Kolombiya Amerika'daki gibi eyaletlerden oluşuyor. Medellin, Antioquia eyaletinin başkenti. Burada yaşayan insanlar genelde beyaz ağırlıklı. Zenciler daha çok kıyı kesiminde bulunuyorlar. Ben hissetmedim ama bir hayli ırkçılık varmış. E tabi beyaz biri olarak bunu hissetmemem doğal sanırım. Siyahlar ve yerliler ikinci sınıf insan muamelesi görüyorlarmış. Sapsurro'ya gittiğimizde yolda yerliler görmüştüm. Burda da ara ara sokakta görüyorum. Köylerinden ayrılmak zorunda kalıp da Medellin'de sokakta yaşayan yerliler var. Medellin'de sanırım havanın da uygun olmasından dolayı sokakta yaşayan çok insan var.





Medellin kötü geçmişinden sıyrılmaya çalışan, insanları çok tatlı, modern ve çok yaşanılası bir şehir. Gelmek isteyenlere tavsiye edilir.





Kaynakça:

  • Wikipedia - Medellin - 5 Temmuz 2007.


  • Lonely Planet - Colombia


4 Temmuz 2008 Cuma

Ingrid'i kurtardılar

Çarşamba günü iş arkadaşlarımızdan biri gelip ateşli ateşli birşeyler söyledi. Arkasından bizim elemanlar söylediler, Ingrid Betancourt'u kurtarmışlar. Ingrid Betancourt, 2002 yılında başkanlığa adayken FARC tarafından kaçırılmış ve 6,5 senedir FARC'ın elindeymiş. FARC'in elindeki en yüksek profilli, yani en çok ses getirecek rehine.
Hemen internetten televizyonlar, radyolar açıldı. Herkes haberleri izlemeye koyuldu. Kolombiyalılar çok sevinçliler. Akşam bir kafeye gittik Ali Onur'la, normalde televizyon olmayan bir yer. Televizyon açık ve herkes televizyon izliyor. Sürekli İngrid Betancourt'u gösteriyorlar.
Son 6 ay içerisinde FARC'ın en üst düzeyden 3 kadar adamı öldürüldü ve bu olayla birlikte FARC'ın artık sonunun geldiğine inanılıyor.
Çarşamba akşamı Ali Onur bana nasıl kurtarıldıklarını anlattı. Efsane bir operasyon. Adı Şahmat operasyonu.
FARC rehineleri ormanda tutuyor ve yerleri belli olmasın diye sürekli yerlerini değiştiriyor. Rehineleri ufak gruplar halinde tutuyorlar ki kazara bir grup bulunursa ellerinde başla rehine kalsın. Haftalar boyu yürüdükleri olabiliyormuş. Ve eğer şans eseri ordu bunları bulacak olursa ilk işleri rehineleri öldürmek. O yüzden ailelerin çoğu operasyon yapılmasını istemiyorlar.
Kolombiya ordusu genel sekreterliğe bir adam sokuyor. Bir sene belki çok daha önce. Bu adam rehinelerin ormanda önce bir araya getirilmesini sağlıyor. Arkasından ordudan insanlar gerilla kılığında 2 helikopterle buluşma noktasına geliyorlar. Rehineleri ve hatta birkaç tane de gerillayı helikopterlere bindirip götürüyorlar. Helikopterde gerillaları hareketsiz hale getiriyorlar. Ve rehinelere 'Biz sizi kurtardık' diyorlar. 15 kişi kurtarılıyor.
BBC'de hikayenin İngilizce'sini okuyabilirsiniz.
Günlerdir bu olay konuşuluyor. Haber geldiğinde herkes çok heyecanlandı. İnsanlar çok duygulandılar.

Ek: Dün İspanyolca hocamla konuştuk konuyla ilgili. Seçim zamanlarında hükümet seçim adaylarına kaçırıldığı bölgeye gitmemesi için uyarmış. Ingrid Betancourt dışında kimse oraya gezi düzenlememiş. Hatta danışmanlarından biri gitmeyi reddetmiş. Ingrid Betancourt bu bölgeye giderken bir takım belgeler imazalamış. O yüzden Kolombiya'lıların bir kısmı da ona bir miktar kızgınlarmış.